22 Aralık 2009

Para, Zevk ve Kültür

Bir arkadaşımın paylaştığı metinle tekrar hatırladım. Güzel bir yazı ve yaşantıma oldukça uyduğunu düşünüyorum, ben de paylaşmak istedim:

"Üniversitemizde yaptığım söyleşilerde bana en çok para hakkında soru sorulur.

Herhalde iş adamı olduğum için.

Ben "paranın iki kişiliği vardır" derim.

Birincisi; para bir değiş tokuş aracıdır. Para verip yiyecek, giyecek, ev
bark, hatta sağlık satın alabilirsiniz.

İkincisi ile gelecek korkusunu yenersiniz.

"Yaşlılığımda çaresiz, muhtaç, perişan kalmam çünkü kötü günler için paramı bir kenara ayırdım" dersiniz.

Zevk almak, keyif duymak ancak kültür ile mümkündür.

Resimden zevk almak için sergiler bedava, müzik, kaset ve diskler üç otuz para.

Ayrıca konserler pahalı değil.

Tiyatrolar hamburger fiyatına.

Aşk ve sevgi zaten bedelsizdir.

Güneşin batışından, denizin hışırtısından ya da bir santraç oyunundan zevk alabiliyorsanız, kalenizle bedavaya şah çekebilirsiniz.


Bunun adı zevk ve keyiftir.

Güneşi kaç paraya batırabilirsiniz?

Denizi hışırdatmanın fiyatı nedir?

Yaşlılığınız için biriktireceğiniz kötü gün parası kadar belki ondan da önemli olan bu zevkler ve mutluluklardır.

Bunlara sahip olmak ancak kültürle mümkündür.

Ama para ötesi, yani para-üstü bir konu daha vardır. Bunu parayla satın alamazsınız.

PARA KAZANMAYA EMEK VERDİĞİNİZ KADAR KÜLTÜR EDİNMEYE DE EMEK VERİN…

İster genç olsun, ister yaşlı, yaşınızla barışık değilseniz ihtiyarsınız demektir.

Çok genç ölen yaşlılar olduğu gibi, ihtiyar doğanlar da vardır.

Yaşlılar ölüme daha yakın derler. Ama ölüm nüfus kağıdını sormuyor.

Şimdiki tutkulu projem bir ceviz ormanı yetiştirmektir. Fidanları dikmeye başladım bile. Ceviz fidanı 8 yıl sonra ağaç olup, ceviz verirmiş.

Şimdi 76 yaşındayım, yani 84 yaşımda ceviz kıracağım.

Bu kez kendi cevizlerimi…"
Ishak ALATON

Hiç yorum yok: