16 Eylül 2010

Yeni kitap ne zaman ? :)

Zaman zaman yazıyorum; ama yoğunluktan pek de hızlı ilerlemiyor. Bir de Debut'a yenilenmiş üçüncü baskı yapmayı planlıyoruz :)

yeah yeah

15 Eylül 2010

Blogun devamı www.erdemnerede.com adresinde

Merhabalar,
Belki bilmeyen kalmıştır. Bu blogun devamı bundan böyle www.erdemnerede.com adresinde yayınlanmaktadır. Çok güzel de bir sosyal medya projemiz var. Bilginize...

14 Eylül 2010

Takip ettiğiniz bir kaç blog?

webrazzi, sunipeyk, ömerekinci, techcruch, burakbuyukdemir, üniaktivite, devletsah, webgirisim, gelistrend...

yeah yeah

9 Ağustos 2010

Gün 8: İstanbul’dan Kopmadan Tatil Keyfi


İstanbul gerçekten harika bir şehir. Çok şehir gezdim, “acaba?” diye düşündüklerim de oldu ama İstanbul bambaşka. Bilmiyorum bundan sonra da çıkar mı daha iyi bir yer karşıma.

Tarih ile doğanın, iş yaşamıyla huzurlu aile hayatının bir arada olabileceği tek yer sanırım İstanbul. Yurtdışından gelen arkadaşlarım da çok şaşırıyordu bu duruma. Bir saat yolculuk sonrası, ormanlar, kumsallar ve plaj… Bazıları için mucize gibi birşey. Mucizelerin gerçekleştiği şehir ise İstanbul. Kıymetini bilmek lazım.

Pazar günü erkenden kalkıp ağaçların mis kokuları arasında, bir saat yolculuk sonrası vardığınız (motorsikletle daha kısa ve trafik yok. lakin nispet yapmayayım dedim:) ) Kilyos’ta farklı farklı plajlar var. Geçtiğimiz hafta Tırımata Beach‘teydim. Bu hafta Solar Beach‘i tercih ettim. Yukarıda klasik pazar keyfim olan ‘yığınla gazete okuma’ hadisesinin Beşinci Cadde ile kafiyeli (aslında redif :P ) olsun diye Milliyet’in Cadde okurkan çekilmiş bir fotoğrafımı görebilirsiniz.

Plaj çok çok kalabalıktı. Kapı girişinden denize girişe kadar şezlonglarla doluydu. Önümüzdeki hafta Ramazan ayı başlıyor; insanlar bu sebeple son haftayı değerlendiriyordu sanırım.Neyseki insanlar yüzmekten çok güneşlenmeye ve barda takılmaya gelmişti ki rahatça yüzebildik. Havanın kapalı olması boğucu bir hava verse de en azından güneş geçen haftaki kadar yakmıyordu.

Beşinci Cadde son dönemin popüler özel alışveriş (private shopping) sitelerinden biri; ama sadece ‘kadınlara özel’ olmasıyla ayrılıyor. Henüz açılmamasına rağmen fısıltı gazetesi sayesinde epeyce yayılmış ve adı sanı bilinir hale gelmiş durumda. Aslında site yönetiminden şu ‘kadınlara özel’ kısmı için özel bir çalışma beklerdim :)

Beşinci Cadde Hakkında:
Beşinci Cadde, sadece kadınlara özel, en sekin markaları ve en özel hizmetleri %70′e varan indirimlerle sunan, üyesi olmayanlara ve erkeklere kapalı bir alışveriş ve yaşam kulübüdür.
http://www.besincicadde.com

Gün 7: The Blues Company ile Çalışanlar Blues Yaptı

Bugün harika bir eğitim gerçekleştirdik Aksigorta’da. 27 Kişilik ekip gün boyu Blues çalıştı ve akşam harika bir gösteri sergilediler. Önce birlikte temel müzik bilgisi üzerine konuşuldu. Ardından gruplara ayrınıldı ritm ve melodi olarak. Günboyu gülüşmeler, yoğun çalışmalar, tartışmalar, uzlaşmalar… Derken iş dünyasının müzik dünyasına güzel bir izdüşümü oluştu. Çıkarımlar çok değerliydi. Biz de ekip olarak büyük keyif aldık. Fotoğrafları maalesef izin prosedürlerini henüz tamamlamadığım için paylaşamıyorum. Ama yakın zamanda fotoğraflı, videolu bir şekilde The Blues Company‘i görebileceğinizi sanıyorum.

Tabi sadece bu kapalı grubun Keops Medya reklamını görmesi yetmezdi. Ne de olsa şu an gördüğünüz site dahil onlarca websitesinde imzaları var. Projenin böyle güzel sunulması onların sayesinde. Dün de ortaklarından Nihat’la keyifli bir film izledik. Fotoğrafları şuradan görebilirsiniz.

Bu sebeple Cevahir AVM’ye uğrayıp evin eksiğini gediğini, birkaç da lüzumsuz birşeyleri satın aldım. Millet görsün azizim; çalışıyoruz orman yapacağız inşallah :)

Birazdan da ortamlarda tişörtümle dolanmaya devam edeceğim. Yalnız birkaç saat sonra üzerinde leke falan olursa ‘tasarıma doğaçlama yorum’ deyip geçelim lütfen :)

Keops Medya Hakkında:
Web tasarımı, arama motorları pazarlaması ve dijital pazarlama konusunda kalitesini müşterilerine tescil ettirmiş kaç ajans vardır dersiniz? Keops Medya, web sitesine, 24 saat açık olan 2. Şube perspektifinden baktığı için hizmet verdiği kurumun tüm ihtiyaçlarını bütünsel olarak tespit eder ve rakip kuruluşların dijital pozisyonlarını inceleyerek sektöründe farkını fark ettirecek bir sentez yapar. Keops Medya, hizmet verdiği müşterilerinin internet dünyasındaki profilini çıkararak bir web stratejisi geliştirir. Bununla birlikte şirketlerin, mesajlarını doğru kitlelere ulaştırması için geliştirdiği web stratejisi ışığında dijital kampanyalar organize ederek şirketlerin hedefe daha hızlı ulaşılmasında etkin rol alır.
http://www.keopsmedya.com

Gün 6: Etiler Üstü Boğaz ile Woo İstanbul


İlk cumanın ceremesini Woo İstanbul çekmiş oldu. Ancak döndüm bilgisayarımın başına. Ama güzel bir gündü efendim. Böylece Woo İstanbul‘un hakkını verecek mekanlarda bulunma imkanı oldu.


Sabah Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’ndeydim. Bir iki işimi hallettim, arkadaşlarla görüştüm. Kampüs gittikçe güzel bir hal alıyor, gelişiyor. Ama yine de Yıldız Kampüsü’nün tamamen taşınması taraftarı değilim. Merkezde güzel bir konumu var.

İş sonrası Etiler Chili’s‘de takıldım. Koca margarita bardakları epey iştah kabartıcı. Ama ilk defa denediğim El Nino bana göre değilmiş. Tekilayı bu kadar yoğun hissedeceksem, shot tercih ederim. Tropical gibi daha tatlı karışımlar, bana daha uygun. Starbucks‘ta da Mert Promosyon GM’i Mert’e rastladım. Dünkü Ajan Salt film gösterimine gelmeyen iki üç YCC üyesinden biriydi; finallerle boğuşuyormuş.

Beşiktaş’tan da bir deniz havası alıp bilgisayar başına geçiverdim. Uykum çok. Üstüne sabah erkenden bir organizasyonda olacağız… O yüzden uzun uzadıya yazamadım. Dünki Angelina Jolie’nin Ajan Salt filmi özel gösteriminden iki kareyle bitireyim:

Ben, Burak Büyükdemir (etohum), Sadık Kocabaş (sunumax), Kamil Güçlü (sütajans)


Nihat (keopsmedya), ben, Kamil, Sadık, Ömer Ekinci (desnet)

Woo İstanbul Hakkında:
Woo İstanbul ile genç ve genç yetişkin erkek ve kadınlara yönelik günlük hayatın pek çok anı için rahat giyilebilir ve şık kombinasyonlar sunuyoruz. Özgün ve farklı konseptimizle erkek ve kadınlar için onları çekici kılacak alternatifler yaratmaya devam ediyoruz.
http://www.woo.com.tr

5 Ağustos 2010

Gün 5: Süt Dökülen Ağaç Canlanır Mı?

Sosyal medyanın “Markanıza İyi Gelir” sloganlı ajansı Süt Ajans‘ı ziyaret ettim bugün. İkram ettikleri süt ve bonsai cinsi minik ağaçla bir poz vermemi istedi Selim Çavuş. Selim’i hepimiz Düşüntaşın Derneği‘nden ve yaptığı “En Çok Kişiyle Kitap Okuma” dünya rekoru denemesinden tanıyoruz.

Sonrasında rahat durmayıp ‘acaba ağaca da iyi gelir mi bu süt?’ merakımı gidermek üzere harekete geçtim. İlk etapta tepki vermeyen mini ağaçtan önümüzdeki günlerde hayırlı haberler almayı umuyorum :)

Gittiğimde ajansın Genel Müdürü Kamil bir toplantıdaydı, görüşemedik. Sonrasında yakın olduğumuzdan o beni ziyaret etti. Ben de ‘sen misin bana Süt Ajans tişörtü giydiren’ nidalarıyla M3 Works gömleği giydirdim. E biz giydirirsek gömleğini giydiririz evelallah :)


Akşam Etohum’un Özel Gösterimi’nde Angelina Jolie’li Ajan filmine gideceğim Cevahir Megaplex’te ama geçe kalmadan yazayım dedim. İlginç birşeyler olursa yarın paylaşırım.

Süt Ajans Hakkında:
Süt Ajans, sosyal medya iletişim hizmetleri, marka ve itibar yönetimi, dijital PR ve dijital WOMM alanlarında hizmet vermektedir.
http://www.sutajans.com

4 Ağustos 2010

Gün 4: Erkan Karagöz’ün Yeni Kitabı Yolda

Bugün yazar dostum Erkan Karagöz‘ü ziyaret ettim. Rus Kızı Vasilisa, Yüreğinin Seğirdiği Andır Aşk gibi kitaplarından tanıdığımız Erkan Karagöz aynı zamanda avukat.

Heykel ve fotoğrafçılıkla da ilgilenen ve köşe yazarlığı da yapan bu çok yönlü dostumla yakında çıkacak olan yeni kitabı üzerine çalıştık bugün. Bu sefer Güneybatı Kafkasya’daki toplumsal ve siyasal mücadeleler tarihi üzerine bir çalışması yayınlanacak.
Bugünkü reklamverenim Artstyle İç Mimarlık, acaba Erkan Karagöz’ün ofisi hakkında ne düşünecek? Klasik mobilyalar seven, bir de duvar piyanosu bulunan Erkan Karagöz’ün ofisinin bulunduğu yüksek tavanlı daire gayet keyifli.

Artstyle Hakkında:
Artstyle, 2005’den günümüze “kalite ve estetiğin buluştuğu yer” felsefesiyle hareket ederek %100 müşteri memnuniyeti sağlamak amacıyla çağın bize sunduğu yenilikçi ve kaliteli malzemeleri kullanarak fonksiyonel iş ve yaşam alanları oluşturmaktadır.
Artstyle sahip olduğu profesyonel kadrove kendine ait üretim alanları ile her türlü çözümü sizler için üretir ve uygular.
http://www.artstyle.com.tr

Gün 3: M3! Çalış da çalış…

Üçüncü günü, ismiyle müsemma olsun diye kendi şirketime rezerve etmiştim. Tam da aynı güne Şehir Fırsatı ile yaptığımız kampanya denk gelince ‘cuk’ oturmuş oldu. Bu gece yarısına kadar ‘Temel Fotoğraf Eğitimi‘ almak isteyenler varsa kaçırmasın. Link burada.

Bugün bir yerlere çıkamadım yoğun iş sebebiyle. Oysa yazları sıcak ve kurak geçen çatı katlarında yaşam daha da zorlaşıyor. Neyseki klima icat olmuş da rahatça çalışabiliyoruz.

M3 Works şirketlere sanatla ilgili atölyeler konusunda uzman bir firma. Bunun dışında her organizasyon şirketinin verdiği ses, ışık, destek ekibi gibi işleri de yapmakta. Ayrıntılı bilgi için aşağıyı okuyabilirsiniz.

Masamın dağınıklığı için kusura bakmayın, demek isterdim; ama hep dağınık. Çift monitör rahatlığı yanısıra gördüğünüz gibi raflar oyuncaklarım ve perküsyon aletlerimle dolu. Ofisin geri kalanında da benzer görüntü hakim: Duvarlarda asılı gitarlar, perküsyonlar, çektiğim fotoğraflar, posterler… Ama merak etmeyin, diğer yerleri bu kadar karman çorman değil :)

M3 Works Hakkında:
M3 Works, 2005 yılında kurulmuş bir kurumsal organizasyon şirketidir. Takım çalışmalarına odaklanan şirketimiz kısa sürede 200’den fazla markanın 300′den fazla etkinliğinde yer almıştır.

M3 Works, hayatlarının büyük bir bölümünü oluşturan profesyonellere, iş yaşamına küçük molalar verdirerek, sanat aracılığıyla motivasyon ve takım çalışması (teamwork, team building), takım ruhu değerlerinin kazanılması çalışmaları yapmaktadır. Ayrıca fuarlar, üniversiteler, seminerler gibi markanın müşteri ile buluştuğu noktalarda, onlara farklı deneyimler sunarak marka ile müşteri arasında kurulacak birebir ilişkide doğrudan pazarlama araçları sunmaktadır. Sunduğumuz çözümler şu şekildedir:
Motivasyon ve Takım Çalışması Atölyeleri
• Ritm Motivasyon Atölyesi (Ritmpark İnteraktif Ritm Projesi)
• Fotoğraf Atölyesi
• Logomozaik
• Dans Atölyesi
• Şirket Korosu
• The Blues Company
• Şirket Orkestrası

Sosyal Kulüpler
• Müzik Kulübü
• Fotoğraf Kulübü
• Resim Kulübü
• Dans Kulübü
• Tiyatro Kulübü
• Edebiyat Kulübü

http://www.m3works.com

2 Ağustos 2010

Gün 2: Pazartesi Sendromu? O da neymiş!

Pazartesi sendromu dedikleri hadise hiç bana göre olmadı. İşimi çok seviyorum ve seve seve geliyorum açıkçası. Emin olun para, mutluluktan önemli değil. Bu yüzden yaptığım işlerde -mümkün olduğunca- mutlu olduğum şeyleri yapmaya çalıştım. Fotoğrafta görüldüğü üzere Aksigorta İnsan Kaynakları‘ndan Beyza Hanım‘la harıl harıl 7 Ağustos’taki Takım Çalışması ve Motivasyon Eğitimi üzerine çalışmaktayız. Bu konuda çok ayrıntı vermeyeyim; nasıl olsa Cumartesi yazarım. Şimdi asıl konumuz olan “işinde mutlu olma”ya dönelim.

Bu konuda onlarca örneğe One Dergi‘de rastlayıp ilham alabilirsiniz (nasıl bağladım konuyu ama :) ). “Kariyer Mimarı” sloganlı One Dergi, son zamanlarda birbirinden değerli onlarca kişiyle yaptığı röportajlarla gündemde.

Benim One Dergi‘yle tanışmam da benimle yaptıkları bir röportajla olmuştu (Kendine hisse çıkarmak diye buna denir). Tabi o zamanlar bu kadar yoğun bir şekilde zirvedeki kişilerle iletişim halinde değildiler de beni muhatap aldılar (Kırdım egomu, oldu mu şimdi?). Sonrasında Young Ceo Club‘dan davet almama vesile olacak bu röportaj olmasaydı, belki bu proje hiç başlayamayacaktı. Bu yüzden yeri önemlidir bende.

Velhasıl kelam, yolun başındaki arkadaşlara selam: Siz siz olun, öncelikle mutlu olacağınız bir iş seçmeye bakın, derim naçizane…

One Dergi Hakkında
Dünya ekonomisinin geleceği ve küresel anlamda sosyal barışın tesisi için inisiyatif almaktan çekinmeyen genç girişimci sayısının artması gerektiği gerçeğini kurumsal ilke olarak benimseyen One iş dünyasında ve sosyal yaşamda yaptığı çalışmalarla girişimci ve sosyal girişimci unvanlarını kazanan genç liderler için bir paylaşım ve etkileşim merkezidir. Toplumsal dönüşüm ve gelişimi gerçekleştirecek olan ‘genç inisiyatif’e paylaşım zemini sağlayan One Dergisi bu paydaşlık sayesinde gençleri her alanda toplum önderleri olmaları için yönlendirmeyi temel amaç olarak kabul etmiştir.
http://www.onedergi.com

1 Ağustos 2010

Gün 1: Kilyos'ta Yanlış Yanıklar

Bugün "Erdem Nerede?" projesinin ilk günüydü. Umarım proje başarılı bir şekilde tamamlanacak ve tam bir yıl sonra 20000 ağaçlık ormanı oluşturacak bütçeye sahip olacağız (Ayrıntılı bilgi için: Nasıl?). Şimdiden Young Ceo Club üyesi ve diğer birçok destek veren firma sayesinde ilk 60 gün satılmış durumda (Kalan günlere reklam vermek için tıklayın).

İlk gün sponsoru Desnet'ti. Genel Müdürü Ömer Ekinci ile sohbet ederken, ilk gün Kilyos'a gideceğimi söylediğimde "Tişörtü çıkarmak yok; o amele yanığını göreceğim!" demesi maalesef gerçek oldu!

Elbette denize tişörtle girmedim. Ama gün boyu ortalığı kasıp kavuran güneş, kahvaltı servisinin yavaş olması ve yalnızca tentesiz bölümde yer kalması sonucu etkisini gösterdi. :)



Desnet Hakkında:
Desnet olarak, Mobil saha satış sistemleri ve Araç takip sistemleri konusunda 12 yılın deneyimiyle Türkiye'nin en büyüklerine hizmet veriyoruz. Müşterimiz, iş ortağımız, bayimiz olun, profesyonel çözüm ortağınız Desnet projelerinize güç katsın. www.desnet.com.tr

8 Temmuz 2010

9 Günde İzlediğim Gruplar: Metallica, Manowar, Megadeth, Slayer, Cannibal Corpse, Amorphis, Nevermore...

BJK İnönü Stadyumu'ndaki Sonisphere ve hemen bir hafta sonra karşısındaki Maçka Küçükçiftlik Parkı'ndaki Unirock Festival sayesinde rock dolu iki hafta geçirdik. 9 gün içerisinde izlediğimiz grup listesi bundan on yıl önce ancak bir hayal olabilirdi:

Sonisphere 2010
25/26/27 June 2010 @ İstanbul BJK Inonu Stadium
  • * METALLICA
  • * RAMMSTEIN
  • * ACCEPT
  • * MANOWAR
  • * SLAYER
  • * MEGADETH
  • * ANTHRAX
  • * ALICE IN CHAINS
  • * STONE SOUR
  • * VOLBEAT
  • * PENTAGRAM
  • * GREN
  • * MURDER KING
  • * HAYKO CEPKİN
  • * BLACKTOOTH
  • * FOMA
  • * ETE KURTTEKİN

Unirock 2010
*UNIROCK OPEN AIR FESTIVAL III
2-3-4 TEMMUZ 2010

  • CANNIBAL CORPSE
  • NEVERMORE
  • AMORPHIS
  • OBITUARY
  • NECROPHAGIST
  • DARK FUNERAL
  • OVERKILL
  • SABATON
  • BELPHEGOR
  • GRAVE DIGGER
  • HEAVEN SHALL BURN
Sonisphere'in BJK İnönü'de yapılması gönlümde yatan iki aslanın bir araya gelmesiyle büyük coşku oluşturmuştu. Daha önce Metallica'yı tribünden izlediğimde Ali Sami Yen'de pek keyif almamıştım. Sahaiçinde daha iyi bir konser deneyimi oldu; ancak oturma yeri olmaması sıkıntıydı. Yoruluyor insan kaç saat ayakta, yerlere oturuyorsun.
Ses sistemi çok güçlüydü; ama gereğinden fazla açıktı.
İlk gün Rammstein sahne şovu nasıl olur hepimize gösterdi. Türkiye'de izlediğim en iyi sahne şovuydu (Download Festival, İngiltere'deki KISS konseri de izlediğim en iyisidir).


Manowar Joey Demaio Türkçe Konuşma: Kim için geldiniz? from Metal Monster on Vimeo.


İkinci gün Manowar'ın performansını önceki Yedikule Zindanları konserine göre zayıf buldum. Manowar'ın epik parçalarına zindanlarda eşlik eden gökgürültüsü ve şimşekler konsere harika bir atmosfer katmıştı. Eric Adams'ın meşhur uzun uzun okuduğu nadide parçaları, sanki ses kısıklığından kesik kesik söylemesi canımı sıktı. Arada scream'lerle gönlümüzü almaya çalışsa da asıl gönlümüzü alan Joey Demaio'nun Türkçe konuşması oldu. Bu da Rammstein gibi 'yüksek bütçeli görsel kullanmadan nasıl sahne şovu yapılır'ın dersi gibiydi. "Kim için geldiniz?" sorusu ve tüm stadın "Manowar!" diye haykırması uzun süre unutulmayacak. Bunu Bulgaristan ve Romanya konserlerinde o dillerde yapmış.

Son gün ise içi geçmiş Big Four üstüne Metallica ilaç gibiydi. Önceki konserden de iyilerdi ama üç gündür ayakta olmanın yorgunluğuyla hakkını veremediğimi itiraf edeyim.


Unirock'ta ilk gün çocukluk kabusum Cannibal Corpse vardı headliner.
90'lı yılların efsanevi PC oyunları dergisi Gameshow yazarları adeta kahramanlar gibi benim gibi oyunseverler için. MAC diye bir adamın MACBETH adlı (adı da Shakespeare'in ölümsüz eserinden gelir) okuyucu sorularını cevapladığı bir köşesi vardı. Yoğunluktan her mektup yayınlanmazdı. Ben de orijinallik olsun diye mektubumu CD üzerine CD kalemiyle yazmıştım (o ara mektubu WORD dosyası olarak CD ile göndermek modaydı. "CD gönderin" esprisine ithafen öyle yollamıştım). O da beş soru olan/sığan mektubumu yayınlayıp yanıtlamıştı.
Sorulardan biri "En manyak metal grubu hangisidir?"di ve yanıt "Cannibal Corpse"tu.
Ortaokul yıllarımdı. Metalcilerin en sık takıldığı ikinci pasaj olan Atlas Pasajı'nda (diğeri Kadıköy'deki Akmar) Karga'dan Butchered At Birth albümünü ve bir süre sonra da aynı desenli tişörtünü almıştım. Dehşet dolu bebek ölüleri dolu albüm kapağının tişörtü de etraftakiler tarafından o denli şaşkın bakışlara gebe oluyordu ve açıkçası keyifle giyiyordum ben de. Müthiş gürültülü ve hızlı müziğin de bundan aşağı kalır yanı yoktu. Nadiren de olsa dinlediğim gruplar arasına girmişti.

Yıllar sonra bu kabusu canlı gördüğümde ise o kadar korkunç adamlar olmadığını gördüm. Sahnede kan gövdeyi götürmüyordu. Davulcu albümler kadar seri değildi. Durmadan kafa sallamaktan boynu kalınlaşmış vokalist bir gülümsese sevimli bile olabilirdi. Nitekim böylece çocukluk kabusum sona ermiş oldu.

Unirock'taki genel problem kötü/yetersiz/düzgün ayarlanamamış ses sistemiydi. Bu yüzden müzikten daha çok Sonisphere'de gürültüden pek konuşma fırsatı bulamadığım dostlarla sohbet keyif verdi.

26 Haziran 2010

Türkiye Gazetesi'nde bugün yayınlanan röportajım

Orijinal kaynak için tıklayın.

GENÇ TÜRKİYE

HAZIRLAYAN: Fatih SELEK

ÜNİVERSİTE KULÜPLERİ ARI GİBİ

DÜNYADA AKTİF
Türkiye’deki 146 üniversitede 2 bin 500’ün üzerinde üniversite kulübü faaliyet gösteriyor. Öğrencileri sosyalleştiren ve onlara ilk kariyer basamağını sunan bu topluluklar arasında ülke sınırlarını aşıp uluslararası etkinliklere imza atanlar bile var.

HERKESİN HARCI DEĞİL
Her yıl en aktif kulübü ödüllendiren www.uniaktivite.net’in yönetici ortağı Erdem Genç, öğrencilerin, organizasyon şirketlerinin zorlanacağı aktiviteler yaptığını söylüyor. Genç, “Kulüplerin bütçelerinin toplamı neredeyse bir holding kadar” diyor.


Dağcılık ve su sporları kulüpleri üniversitelerin en gözde toplulukları arasında.


İnsan kaynakları zirvesi düzenleyen bazı kulüpler, uzmanları ve iş dünyasını öğrencilerle buluşturuyor.

Üniversitede sosyalleşmenin yolu, öğrenci kulüplerinden geçiyor. Çoğu zaman kariyer basamaklarının ilk adımı olan bu kulüpler, derslerle boğuşan öğrencilere hayata katılmaları için faaliyet alanı sunduğu gibi kalıcı dostlukların temellerinin de atılmasını sağlıyor.
Spor, kültür, sanat, mühendislik, seramik, edebiyat, münazara, kariyer, robot, havacılık, uzay, tiyatro, müzik... Aklınıza gelebilecek her alanda öğrenci kulübü faaliyet gösteriyor. Bunların arasında seminer, söyleşi ve paneller düzenleyip kendi yağıyla kavrulan küçük oluşumlar da var, uluslararası organizasyonlara imza atıp kıtaları birleştirenler de. Mesela, 60 ülkeden 1350 öğrenciyi Antalya’da bir araya getiren Koç Üniversitesi Münazara Kulübü’nün hatırı sayılır bir yeri bulunuyor. Ama kulüpleri en faal okul, Yıldız Teknik Üniversitesi...
Bunu nereden mi biliyorum?
Her yıl bir yarışma düzenleyerek en aktif kulüpleri ödüllendiren üniversite medyası ve sosyal iletişim ağı www.uniaktivite.net internet sitesinden.

HEPSİNİ BİR ARAYA TOPLADI
Bu sene 525 kulübün katıldığı “En Aktif Kulüp Yarışması”nda bilim ve teknolojide Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Kulübü, iş ve kariyerde İTÜ Endüstri Mühendisliği Kulübü, sporda Anadolu Üniversitesi Doğa Sporları Kulübü, sanatta Hacettepe Üniversitesi Dans Sporları Topluluğu, düşünce ve genel kültürde Ankara Üniversitesi Mülkiye Kamu Çalışma Topluluğu, sosyal sorumlulukta Pamukkale Üniversitesi Genç TEMA Kulübü birinci oldu.
Biz de yüzlerce kulübü bir araya toplama başarısını gösteren Üniaktivite’nin yönetici ortağı Erdem Genç ile konuştuk.
Aynı zamanda ödüllü bir fotoğraf sanatçısı ve başarılı bir müzisyen olan YTÜ Makine Mühendisliği mezunu Erdem Genç, Türkiye’de 140 civarında üniversitede 2 bin 500’den fazla aktif kulüp olduğunu söylüyor. Genç’in verdiği bilgiye göre, kulüplerin üye sayısı genel olarak 20 ila 4 bin kişi arasında değişiyor.

90 BİN LİRALIK BÜTÇE
“Öğrenci kulüpleri birbirinden ilginç ve gerçekten organizasyon şirketlerinin bile gerçekleştirmekte zorlanacağı aktiviteler düzenliyor” diyor Erdem Genç, “Üstelik bin TL ile 90 bin TL arasında değişen bütçeleri olan bu aktivitelerin 1 yıllık toplam bütçesi neredeyse mini bir holding bütçesine eşit. Özellikle büyük şehirlerdeki üniversitelerde, aktiviteler daha ses getirici oluyor. Ama Anadolu’da da, imkansızlıklara rağmen çok güzel işler çıkaran kulüpler var. Düzenlediğimiz yarışmada ödül alan 18 kulübün 5’i Anadolu’dan.”
Peki bir kulübe katılmak bir öğrenciye nasıl bir vizyon sunuyor?
Erdem Genç, bu sorumuza şöyle cevap veriyor: “Kulüplerin üniversitelilere sunduğu fırsatlar saymakla bitmez. Günümüzde rekabet şartlarının iyice zorlaştığı ve herkesin yana yakıla girmeye çalıştığı “iş dünyası”nın küçük bir simülasyonu aslında. Üniversiteliyi iş hayatına hazırlayan, inisiyatif almasını sağlayan, sonsuz fırsatlar sunan bir laboratuvar diyebiliriz kulüpler için. İlk adımı kulüplerde atmış çok sayıda başarılı insan var. Mesela, AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, Bilkent Üniversitesi Dağcılık Kulübü’nde yetişmiş.

İŞ DÜNYASI KEŞFETTİ
Erdem Genç’e, “İş adamları bu gençlik organizasyonlarına nasıl bakıyor?” diye soruyorum. “İş dünyası gençliğe oldukça sıcak bakıyor çünkü geleceğin lider ve yöneticilerinin onların arasından çıkacağının farkındalar” diye cevap veriyor ve anlatmaya devam ediyor: “Ayrıca gençlik pazarlaması yapmak isteyen bir markanın üniversitedeki ilk kontağı hızlı organize olabilme yeteneğine sahip ve yeni projeler üretebilen öğrenci kulüpleri. Dolayısıyla onlarla sürekli iletişim halinde kalabilmek ve onların aktivitelerini desteklemek için firmaların ayırdığı bütçeler de günden güne artıyor. Ayrıca iş adamları yoğun bir şekilde üniversite aktivitelerinde konuşmacı/konuk olarak yer alarak gençlerle bir araya geliyor.”







İSİMLERİYLE DİKKAT ÇEKEN TOPLULUKLAR
> Mağara Araştırmaları Kulübü (Boğaziçi Üniv.)
> Gümrük Kulübü (Beykent Üniv.)
> Hayal ve Bilimkurgu Oyunları Kulübü (Galatasaray Üniv)
> Hijyen Kulübü (Atatürk Üniv.)
> Astronomi Kulübü (İTÜ)
> Bağımlı Olma Bilgili Ol Topluluğu (Ege Üniv.)
> Kalite ve Verimlilik Kulübü (Yıldız Teknik Üniv.)
> Meslek ve İş Etiği Topluluğu (ODTÜ)
> Raptiye Mizah Kulübü (Bahçeşehir Üniv.)
> Köpek Psikolojisi ve Eğitimi Kulübü (İstanbul Üniv.)
> Leylek Gezi Kulübü (Sabancı Ü.)
> Dünyayı Kurtaran Kulüp (Sabancı Üniversitesi)



KAMPÜSÜN GÜNDEMİNİ ONA SORUN
27 yaşındaki Makine Mühendisi Erdem Genç, kurucu ortağı olduğu www.uniaktivite.net internet sitesi üzerinden kendini geliştirmek, aktiviteleri kaçırmamak ve kampüs gündemini yakalamak isteyenlere rehberlik yapıyor. Genç, “Şu ana kadar sitemize 500 üniversite kulübü ve 200 bin üye kayıtlı. Ama biz kulüplerle sürekli iletişim halindeyiz. Sadece sanal ortamda değil, aynı zamanda kulüp başkanları ve yönetimlerle ‘Kulüp Buluşmaları’ adı verdiğimiz tematik toplantılarda ayda bir buluşuyoruz. Öğrencilerin gerçekleştirdiği aktivitelere tanıtım sponsorluğu yapıyoruz” diyor.

KISA filmciler kamera başına!
DenizBank, Akbank ve Metro Group, kısa film yarışmalarıyla geleceğin yönetmenlerini arıyor. DenizBank, “AçıkDeniz’i Anlat Bana” başlıklı bir kısa film yarışması düzenleyerek genç yönetmenlere yeteneklerini görterme şansı sundu. ATM, çağrı merkezi, internet bankacılığı ve mobil bankacılık gibi şubeye alternatif kanallar üzerinden bankacılık işlemi yapmanın avantajlarını anlatmak, yarışmanın ana konusunu oluşturacak. Son başvuru tarihinin 15 Temmuz 2010 olduğu yarışmada, büyük ödül 10 bin TL. İkinciye 5 bin TL, üçüncüye 2 bin 500 TL verilecek. Detaylı bilgiye www.pasodeniz.com adresinden ulaşılabilir.

AKBANK’IN KISALARI
Mart 2011’de 7.’si düzenlenek Akbank Kısa Film Festivali’ne başvurular başladı. Son başvuru tarihi 04 Aralık 2010 olan yarışmada “En iyi film” seçilecek eserlerin yönetmenleri 8’er bin TL ile ödüllendirilecek. Detaylı bilgi, www.akbankkisafilm.com adresinde.
METRO Group’un sinema ve iletişim öğrencileri için 8.’sini düzenlediği kısa film yarışmasına başvurular başladı. Son katılım tarihi 28 Ekim olarak belirlenen yarışmada birinci gelen yönetmen, New York Film Akademisi’nde 1 aylık burslu sinema eğitimi kazanacak. İkinci 2 bin euro, üçüncü ise bin euro ödül alacak.


Fatih Üniversitesindeki kongre ilgi gördü.

43 üniversite nanoteknoloji için buluştu
Fatih Üniversitesi Biyo ve Nano Teknoloji (BİNOTEK) Kulübü nanoteknoloji biliminin önemine işaret etmek ve bu doğrultuda çalışmalara hız kazandırmak amacıyla NABİTEK-2010 “Uluslararası Katılımlı Nanobilim ve Nanoteknoloji Öğrenci Kongresi”ni düzenledi. Büyükçekmece Kaya Ramada Plaza’da gerçekleşen kongre, hem ülke içinde nanoteknoloji ile yakından ilgilenen akademisyen ve öğrencileri hem de yurt dışında bu alanda başarıya imza atmış birçok bilim insanını bir araya getirdi. 43 farklı üniversitenin 39 farklı bölümünden katılımcılarla bu alanın nabzını tutan önemli isimlerin buluştuğu kongrede; Biyo-Nano Çip Teknolojisi, Nanoteller ve Nanotüp üretimi, Nanoteknolojinin sağlık üzerine etkileri ve enerji kazanımları gibi konular ele alındı. Fatih Üniversitesinde, 19 ayrı laboratuvardan oluşan Biyo Nano Teknoloji Araştırma Geliştirme Merkezi bulunuyor.

Pozitif TV - Geliştrend programı için Ömer Ekinci'nin benimle yaptığı röportaj

Bu bölümde konuğumuz Erdem Genç ile "Üniaktivite" ve diğer projeleri hakkında sohbet ettik. İyi seyirler...
Orijinal adresinde izlemek için tıklayın.

23 Haziran 2010

dreams have no limits... demişsin... peki tüm rüyalarını, hayallerini gerçekleştirebildin mi?

tümünü gerçekleştirsem daha ne için yaşayayım? ama sırayla gerçekleştiklerini görmek büyük bir mutluluk, sonraki adım içinse cesaret ve umut veriyor.

Ask me anything

Sonisphere'a gidiyor musun?

Evet, sahaiçi. Kıran kırana arenada olacağım \m/

Ask me anything

18 Haziran 2010

Bodyworlds İstanbul'da - Sarsıcı Bir Deneyim

Dün gece açılış kokteyli vardı. Hakikaten şu heykelleri yapan ekibin başında bulunan sanatçı/bilimadamı/deli bir seri katil edasında bir amca. Fotoğraflar her ne kadar etkileyici gözükse de kendi gözünüzle dokunacak kadar yakın olmanın etkisi bambaşka.
Her gezdiğim alanda gördüğüm organlar bedenler, o bölgemi ayrı bir gerdi afedersiniz. İnsanoğlunun cenin halinden ölümüne birçok safhası "tüm çıplaklığıyla" gözler önünde. Tüm derisi soyulup eline yerleştirilmiş adam, yine derisi olmayan organları açıkdaki at ve üstünde beynini elinde tutan binicisi, sigara içen adamın vücudu, organları... Birçok etkileyici "eser" yeralıyor. Kaçırmamak gerek. Ben tekrar gideceğim.

"Alman bilim adamı Gunther von Hagens'in "Plastination" denilen bir yöntemle, çürümez hale getirdiği ve 200'den fazla insan bedeni parçasının bulunduğu "Orijinal Vücut Dünyası-Yaşam Döngüsü" sergisi, 11 Haziranda açılacak.

"Plastination" yöntemiyle çürümez hale getirilmiş 200'den fazla insan bedeni parçasının sergileneceği etkinlikte, kaslar, damarlar ve organlar, yaşayan vücudun içinde olduğu gibi bozulmamış haliyle sunulacak.

Sergi 11 Haziran - 17 Aralık tarihleri arasında İstanbul'da Antrepo 3'te sergilenecek."

25 Mayıs 2010

Beyaz, Mutfaktaki Cadı Gabriella ile Yemek Yapsın

Niye yapmasın? Banyoda şarkı söyleyenleri, Bana Kitap Al'ları çıkarıyor da Gabriela'nın neyi eksik?
Hem kendi de istiyor: http://ff.im/kSCRI
E öyleyse, hadi Beyaz?
Bizi de konuk et senin #yay'alım poke'leyelim doyasıya :)

13 Mayıs 2010

Ciceksepeti.com Özür Diledi

Özür dilediler ama Şikayetvar.com üzerinden. Normal yolla değil. Bakalım gerçekten iade edecekler mi?


YAYINDA DEĞİL
13 Mayıs 2010, 10:42:31
Değerli Müşterimiz,

Yaşatmış olduğumuz mağduriyetten ötürü CicekSepeti.com ekibi adına özrümüzün kabulünü rica ederiz. İsteğiniz doğrultusunda siparişiniz iptal edilmiş olup ödeme iadesi en kısa süre içerisinde gerçekleşecektir.


Saygılarımızla,
CicekSepeti.com
Müşteri İlişkileri
444 00 79


ŞikayetVar / Şikayet Oku / ciceksepeti.com Anneler Günü Çiçeği Gün Bitince Ayağa Çağrılarak Teslim Edildi!

10 Mayıs 2010

Ciceksepeti.com'un Anneler Günü Rezilliği

Bu Çiçeksepeti'nin yaptığı ikinci hata oldu. "Neden tekrar güvendim" diye kendimi de suçluyorum. Daha önce de bir açılış için gönderdiğim çelenk, açılıştan bir gün sonra gitti ve hiçbir işe yaramamıştı. Şikayetimi bildirdiğimde dönüş olmadı bile.

Anneler Günü'nde de sipariş verdim. Ankara'ya gitmesi gereken çiçek gece 22:40'ta aranarak "adresi bulamadık, gelin şuradan alın" şeklinde aranmış! Böyle bir saçmalık olabilir mi? Hem zaten gün bitmiş, rezillik yaşat insanlara, hem de ayağına çağır. Çiçek gece 11 gibi teslim edildiğinde herkesin gereksiz gerginliği vardı.

Çiçeksepeti'nin bu rezilliği telafi etmek için özür dilemek bir yana, maillara cevap atma tenezzülü bile bulunmuyor.

Görüleceği üzere onlarca mağdur var:
http://twitter.com/#search?q=ciceksepeti

İşini doğru düzgün yapamayacaksan bas bas reklam yapmasaydın tvlerde!

8 Mayıs 2010

Etohum Speed Networking

Geçen Çarşamba 2 saatte 54 kişiyle tanıştım! Bu cümleyi her kurduğumda insanların şaşırması ilginç bir keyif veriyor; ama gerçekleşen bir hadise :)
İşin aslı, başlıktan da anlaşılacağı üzere Etohum'un Microsoft Türkiye'de düzenlediği Speed Networking aktivitesi. Networking Academy'nin verdiği hızlı bir eğitimin ardından herkes davetiyesinin olduğu istasyona geçti ve birbiriyle tanıştı. Her anonsta davetiyesinde işaret bulunanlar bir sonraki istasyona geçerek birbiriyle tanıştı. Seri kartlaşmalar ve kısa cümlelerle insanlar kendilerini birbirlerine anlattı.
Sanırım yüz kişi vardı, ben 54 kişiyle tanışma imkanı buldum. Dilimiz damağımız kurudu;
yle geçti.
Oldukça verimli olduğunu söyleyebilirim. Etohum'a ve Burak Hoca'ya bir tebrik ve teşekkür de buradan gitsin. Sulayınca içinden bitki çıkan kartını da burada alma imkanım oldu.

Tanıtım Metni:
Etohum özel toplantısı “Speed Networking”
“Etohum ve Networking Akademi birlikte bilişim sektöründekiler için “Speed Networking” (Hızlı Tanışma Seansı) düzenliyoruz.”

Etohum toplantılarımızda en çok eksikliğini farkettiğimiz, katılımcıların birbiriyle iletişimlerini arttırmak ve işbirliklerini geliştirmek için Networking Akademi’nin kurucusu Ertuğrul Belen‘le beraber “Hızlı Tanışma Seansı” toplantısını planladık. Kartvizitlerinizi şimdiden hazırlayın. Bilişim dünyasında işbirliği yapabileceğiniz birçok profeysonel, girişimci, yazılımcı, tasarımcı, şirket kurucuları veya yatırımcılarla tanışabileceksiniz.

Sonuç odaklı, iş ve sosyal bağlarını güçlendirmek amaçlı teknoloji dünyasında olan teknik profesyoneller, yazılımcılar, tasarımcılar, editör, girişimci, şirket sahibi, fikir sahipleri, öğrenciler ve meraklıların katılabileceği bu hızlı tanışma etkinliği Microsoft ofisinde 5 Mayıs 2010 Çarşamba günü saat 17:30 – 20:30 arasında düzenlenecek.

“Speed Networking” Sosyal ve iş ağını genişletmenin kazanımları

Her organizasyona katılan üyelerin birbirlerini daha yakından tanımaları ve yeni iş ortaklıkları ve satış hacminin oluşturulması,
Kalifiye yeni teknik profesyoneller (programcı, yazılımcı, vb.) ve yatırımcıların (melek, ulusal, uluslar arası sermaye vb.) networke katılması,
Pasif sektörel bağların yeniden aktif katılımının sağlanması,
Speed Networking aktivitelerinin iş dünyasının dikkatini kendine odaklayarak yeni fikir ve profesyonel network kazanım sürecini hızlandırması,
Tarih: 5 Mayıs 2010 Çarşamba
Saat: 17:30 – 20:30
Yer: Microsoft Türkiye Ofisi, Bellevue Residence Levent Mahallesi, Aydın Sokak. No:7 Levent, 34340 İstanbul/Türkiye Tel: +90-(212) 370 5555 Faks: +90 (212) 370 5556
Detaylı Harita

Toplantıya katılanları Microsoft’a bildireceğimiz ve yer sınırlı olduğu için için kayıt olup, formu doldurmanız gerekmektedir.

Etohum speed networking toplantısı kayıtları maalesef sona ermiştir. Bundan sonraki etkinliklerden haberdar olmak için adresini ziyaret ediniz

Etohum on Facebook
5 Mayıs 2010 Çarşamba Etohum özel “speed networking” toplantısı programı
Bölüm 1 – Networking Sunumu (10-15 Dakika)

Giriş – Ertuğrul Belen & Networking Akademi & Burak Büyükdemir E-Tohum| 2 Dk.
Networking Kelime Anlamı? (Kavramın nereden geldiği ve geçmişten bugüne ne anlam ifade ettiği) |3Dk.
Networking Farklı Bir Bakışla Nedir? (Çarpıcı örnekler ve bugün iş dünyası için Networking’in önemi |3Dk.
İş Dünyası ve Networking’in Altın Kuralları (İçerik, Ses ve Duruş: İki Uygulama: 1. El Sıkışma Tekniği 2. Gözle İletişimin Önemi) |6Dk.
Asansör Cümlesi Nedir? Networking’deki Önemi? (Speed Networking aktivitesinde konuşacakları konuya odaklandırmaya başlatarak iki kısa video ile örneklendirme) |6Dk.
Nasıl Etkili Networking Yapılır? (Bir Networking aktivitesi öncesi, sırası ve sonrasında neler yapılmalıdır?)
Bugün Birbirimizi Speed Networking Yoluyla Nasıl Daha İyi Tanıyacağız? (Speed Networking Nedir, Neden & Nasıl?) |2Dk.
Bölüm 2 – Speed Networking (Tanışma Seansı) | 90 Dakika

Speed Networking Nedir? Yurtdışında farklı ortamlarda kullanılan bu tanışma metodu, Türkiye’de gerçek anlamda ilk defa Ertuğrul Belen’in B(usiness) Networking projesiyle 2008 yılında hayata geçmiştir. Speed Networking’in amacı kısa zamanda sonuç odaklı ve etkili bir şekilde büyük bir grubun birbirini tanımasını ve ilişkilerini güçlendirmesini sağlamaktır.

Speed Networking Uygulama Detayları

Mekanda birbirini takip eden her bir istasyonda en fazla 20 kişinin olacağı tanışma noktaları oluşturulacaktır.
Her değişimde tanışma noktasındaki 10 iş adamı hareket edecek ve 10’u sabit kalacaktır. Kayıt sırasında tanışma nokta numarası ve yeşil/kırmızı yaka kartı verilecektir. Yaka kartları kırmızı gruplar tüm aktivite boyunca sabit kalacak yeşiller ise değişimlerde hareket edecektir.
Birbirini tanıyan aynı grup üyeleri önceden organize edilerek tekrar tanışmamaları için dönen ya da sabit olan çemberde, aynı tarafta olmaları sağlanacaktır.
Her tanışma noktasında bir moderatör bulunmalıdır. Bu moderatörler Networking Akademi® ETohum ekibinden olması etkili olacaktır. Ön hazırlıkta moderatörler seçilecek ve Speed Networking eğitimi verilecektir.
Her istasyonda 8-10 dakika yeterli olacaktır. Aktivite tercihen oturmadan ayakta gerçekleşecektir.
Her katılımcının minimum 100-150 kartvizit getirmesi önceden duyurularla etkili bir şekilde duyurulacaktır.
Speed Networking sırasındaki tanışmaların etkili ve sonuç odaklı olabilmesi için aktivite öncesi Networking sunumunda bunun nasıl gerçekleşeceği detaylı paylaşılacaktır.

25 Nisan 2010

Pizza Hut Köfteli & Peynirli Taç Pizza

Sanırım böyle pizzaları sırf benim gibi meraklılar için çıkartıyorlar. Simit kenar, kaşar kenar, komple kaşar, kare pizza, dikdörtgen pizza derken şimdi de taç pizza çıktı. Orta kısmı istediğiniz türde olmakta, kenarları ister peynir, ister köfte, ister karışık. Pek bir olayı yok. Köftesi lezzetli, peynir kreması kötü. Sıcak Pınar Beyaz lezzeti nasılsa öyle. Maksat farklı olsun, hareket gelsin diye yapılmış. Meraklıysanız sadece köfteliyi deneyiniz derim.

15 Nisan 2010

Festival Günlüğü: Arabulucu, Gainsbourg, Aşkın Son Mevsimi, Face, I Killed My Mother, Cell 211


Yönetmen
Joseph Losey
Oyuncular
Julie Christie, Alan Bates, Margaret Leighton
İngiltere, 1970
35 mm / Renkli / 115'

1970'lerin aristokrat İngiliz aile yaşamını, çatışmalarını, ilişkilerini bir çocuğun gözünden gayet iyi anlatsa da, sanırım çekildiği yılların tekniğinden dolayı sıkıldığım çok sahne oldu.

Konu: On iki yaşındaki Leo yaz tatilini arkadaşı ve onun ailesiyle birlikte geçirmeye karar verir. Arkadaşının ablası Marian, nişanlı olmasına rağmen taşralı çiftçi Ted ile yasak aşk yaşamaktadır. Gizli âşıkların mektuplarını taşıma görevini üstlenen Leo, bunu bir oyun gibi algılamaktadır ve içine düştüğü tehlikenin farkında değildir. Harold Pinter ve Joseph Losey'in birlikte çalıştığı son film olan Arabulucu, izleyiciyi sürekli şaşırtan olay örgüsü ve görüntüleriyle İkinci Dünya Savaşı öncesinin atmosferini çok iyi yansıtıyor.


Yönetmen
Joann Sfar
Oyuncular
Éric Elmosnino, Lucy Gordon, Laetitia Casta
Fransa-ABD, 2010
35 mm / Renkli ve Siyah-Beyaz / 130'

Fransız besteci ve söz yazarı Serge Gainsbourg'un hayatını gayet keyifle anlatan bu filmi sevdim. Sıradışı bir insanı tanımak, ilham almak için birebir.

Konu: Yaşamı boyunca protesto edilen, yasaklanan, tartışılan, skandalların baş kahramanı Fransız müzisyen, oyuncu, tabudeviren Serge Gainsbourg bu "kötü" şöhretiyle hem popüler kültür hem de müzik dünyası için her zaman vazgeçilmez oldu. Çizer Joann Sfar kendi çizgi romanından uyarladığı bu ilk filmiyle Gainsbourg'un 1940'lardan Nazi işgali altındaki Paris'te geçen çocukluğundan 1991'deki ölümüne dek sınırlarda yaşadığı hayatı anlatırken, onun isyankâr enerjisi, güzel kadınları ve muhteşem müzikleriyle göz alıcı bir filme imza atıyor. Brigitte Bardot'yu Laetitia Casta'nın canlandırdığı film, Jane Birkin'i canlandıran, Mayıs 2009'da intihar eden genç oyuncu Lucy Gordon'a adandı.


Yönetmen
Michael Hoffman
Oyuncular
Helen Mırren, Christopher Plummer, James McAvoy, Paul Giamatti
Almanya-İngiltere, 2009
35 mm / Renkli / 107'

The Last Station'da Tolstoy ve karısı arasındaki eğlenceli, duygusal ve karışık aşkın hikâyesini anlatıyor. Sinema ve edebiyatı birlikte sevenlere tavsiye edilir. Hem Tolstoy, hem roman uyarlaması, hem de güçlü imgeler ve sinematografiyle dolu iyi bir film.

2009 Roma En İyi Kadın Oyuncu
2009 Hesse (Almanya) En İyi Uluslararası Edebiyat Uyarlaması
Konu: 1910 yılında seksen iki yaşındayken bir tren istasyonunda zatürreden can veren Tolstoy, ölümünün yüzüncü yılında çeşitli etkinliklerle tüm dünyada anılıyor. Jay Parini'nin romanından uyarlanan bu filmde, Tolstoy ile kırk sekiz yıllık karısı ve esin perisi Sofya arasındaki eğlenceli, duygusal ve karmaşık aşkın hikâyesini izlerken büyük yazarın hayatının son yılına tanık oluyoruz. Filmdeki performanslarıyla, Rus kanı taşıyan Helen Mirren En İyi Kadın Oyuncu Christopher Plummer da En İyi Yardımcı Erkek oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildi.


Yönetmen
Tsai Ming-Liang
Oyuncular
Lee Kang-Sheng, Laetitia Casta, Jean-Pierre Léaud
Tayvan-Fransa-Belçika-Hollanda, 2009
35 mm / Renkli / 137'

Deneysel bir film. Modern sanattaki video yerleştirmeleri severim. Ama bu tarz video yerleştirmelere benzer 137 dakikalık bir uzun metraj hakikaten baydı. Belki bir film okuma dersiyle iyi gelebilir. Ama salt hali beni sarmadı.

Konu: İstanbul Film Festivali'nde Altın Lale kazanan Tsai Ming-Liang, fetiş oyuncu Lee Kang-sheng ile kült Fransız oyuncu Jean-Pierre Léaud'yu mizahi ve absürt bir Louvre methiyesinde bir araya getiriyor. Louvre Müzesi tarafından ısmarlanan bu sıra dışı film, kayıp ve yas temalarını işliyor. Filmin kahramanı, dev Louvre Müzesi'nde Salome efsanesi hakkında bir film çeken Tayvanlı bir film yapımcısı. Çekimler başlar başlamaz bir dizi sorun çıkıyor: Önce yönetmenin annesi ölüyor, ardından kadının hayaleti ortaya çıkıyor. Filmin oyuncuları arasında Fanny Ardant, Jeanne Moreau, Nathalie Baye ve Mathieu Amalric de var.



Yönetmen
Xavier Dolan
Oyuncular
Anne Dorval, Xavier Dolan, Suzanne Clement
Kanada, 2009
35 mm / Renkli / 100'

Kanada aile yaşamı böyleyse hakikaten eylemi gerçekleştirmemek olası değil :) Farklı bir aile yaşamının en ince detaylarına kadar dalabileceğiniz bir film.

2009 Cannes Yönetmenlerin On Beş Günü: Sanat-Sinema Ödülü, Genç Bakış Ödülü, SACD Ödülü
2009 Vancouver En İyi Kanada Filmi
Konu: Cannes'ın en çok konuşulan filmlerinden olan Annemi Öldürdüm, aynı zamanda Kanada'nın Oscar aday adayı oldu. Filmin merkezinde, annesini sevmeyen eşcinsel lise öğrencisi Hubert var. Annesinin düzenbazca manevralarından ve suçluluktan bunalmış, onu küçümsemekten kendini alamıyor. Bu aşk/nefret ilişkisinin kafa karışıklığıyla Hubert ergenliğin gizemlerine sürükleniyor. Henüz yirmi yaşındaki Xavier Dolan yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı ilk filminde son derece açık sözlü.


Yönetmen
Daniel Monzón
Oyuncular
Luis Tosar, Alberto Ammann, Antonio Resines
İspanya-Fransa, 2009
35 mm / Renkli / 110'

Çok iyi! Kaçırmayınız. Zaten İKSV ek gösterim de koymuş. Hep hapistekileri izledik, şimdi onların tarafından bir isyana bakıyoruz bu filmde. Avatar mantığı var :) Şöyle ki: Aralarına sızan delikanlımız onlardan biri oluyor. Sonrası spoiler, spoiler...

Konu: 2010 Goya En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu (L. Tosar), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yeni Erkek Oyuncu, En İyi Kurgu, En İyi Ses Juan gardiyan olmak üzeredir. İşe bir gün erken gelir. İki meslektaşı ona hapishaneyi gezdirirken, birdenbire tavandan düşen bir parçanın çarpmasıyla bayılır. Gardiyanlar onu ayıltmak için 211 numaralı boş hücreye götürür. Juan bilinci kapalı halde hücrede yatarken hapishanede bir ayaklanma patlak verir. Ayıldığında güç bir durumla karşı karşıyadır: Hayatta kalmak için mahkûm rolü oynamak zorundadır.