26 Ocak 2006

FULL METAL TEAM

Golem'in efsanevi davulcusu Murat'ın hazırladığı Full Metal Team sayfasında The Erdem denilerekten bendenizin de resmi konulmuş :)
The Erdem: " Scream vokal dendiginde tutulamayan güç.. Sadece vokal teknigi degil essiz sahne sovlariylada müzikseverleri kendinden geçirme konusunda gerçek bir usta.."

FULL METAL TEAM

23 Ocak 2006

Everything-I-Touch Photo Diary

Jan Chipchase "Everything-I-Touch Photo Diary" projesinde sabah kalkıştan öğlene kadar süreç içinde her yarım saatte bir dokunulan her objenin fotoğrafı çekiliyor.

http://www.janchipchase.com/blog/archives/2005/10/post_16.html

Ben de böyle bir projeyi gerçekleştirmeyi ve burada yayınlamayı düşünüyorum.

22 Ocak 2006

Oyuncaklarımdan Süpermen

Ah benim canım oyuncaklarım. Özellikle action figure koleksiyonum görülmeye değerdir. Bundan sonra resimlerini ara ara blog'uma koymaya karar verdim. Yeni Superman filminin gösterime girecek olması şerefine, mıktanıslı yapısı sayesinde havada durak Süper figürümü sunuyorum sizlere :)

Bir haftadır finallerle boğuşuyorum. Bu hafta son... Bitiyor. Arkaplandaki Sanalkulup.com açılış partisi afişi ise çalışmaları hızla (!?) ilerleyen Sanalkulup Açılış Partisi... Posted by Picasa

14 Ocak 2006

Taşçıoğlu da bitti

Taşçıoğlu Metal Ltd.'nin de son eksikleri tamamlandı ve sitesi bitti sonunda. Sanalkulup.com azimle sürüyor... TEMA ile ortaklaşa güzel bir proje de önümüzdeki haftaiçi başlayacak gibi.

Bu arada Google Toolbar, Google Picasa ve Google Blogger entegrasyonunun (Bermuda Şeytan Üçgeni) hastası oldum :) Posted by Picasa

Kurban Bayramı

Bayramın ilk gününden bir kare. Babannem halamlarda. Ziyaret ettik kendilerini inceden :) İnce demişken annem de göbek yapmış hani :) Posted by Picasa

Lise arkadaşları

Kurtuluş Lisesi'nden arkadaşlarla buluştuk bugün Taksim Mihribah Sultan'da. Sonra Big King XXL ile göbeğimize göbek katıp Vazgal Kahve'de üzerine bir güzel çay içtik. Nispet gibi mi oldu? Olsun... İnsan her zaman o güzel günleri anma fırsatı bulamıyor.
Baran ile de yeni projemize (top secret;) start verdik parantez içinde... Posted by Picasa

13 Ocak 2006

Piyanota Piyano,Klavye (Org), Solfej, Armoni, Müzik Tarihi Özel Dersleri - İstanbul

Efendim, Derin grubunun (ve Soul Shred elbette :) naçizane klavyecisi, kadim dostum Uğur Kaplan'ın güzel web sitesi açıldı bekleriz:

"Müzik tarihi, küçük yaşlarda müzikle tanışarak büyük başarılar elde eden ve otoritelerce dahi olarak nitelendirilen yüzlerce müzisyenle doludur. Bunlar gerçekten de müzikal anlatımın sınırlarını zorlamış, aradan yıllar geçmesine rağmen hala değerini koruyan, istisna kişilerdir. Fakat müzisyen olmak ya da bir şekilde bu dünyanın içerisinde yer almak için mutlaka üstün bir yeteneğe sahip olmak mı gerekir?"

6 Ocak 2006

Proje : Döküm Robotları

Döküm Robotları projemle kasıyorum günlerdir... Tükendim. Bir de ödev vardı ki, evlere şenlik: Sac Kalıp, Dövme Kalıbı ve Plastik Enjeksiyon...
Diplomayı bu sene alabilmek uğruna katlanıyoruz bakalım...

30 Aralık 2005

Yoğun bir hafta geride kaldı

Pazartesi, Salı günkü Bowling Turnuvası'nın son rötuşları atıldı. 1.lik ödülü kupanın siparişi verildi.
Salı, Bowling Turvası vardı. Benim takımım çok iyi oynamasa da sonuncu olmadı. Ama kupa kulübümde kaldı ;)
Çarşamba, West Side Story, Batı Yakası Hikayesi müzikalinin Türk versiyonunu izledik. Ama... I ıh... İlk yarıda kaçtık.
Perşembe, Woody Allen and His New Orleans Jazz Band. Efsanevi sinemacı elinde klarnet ve tanıdık tavırlarıyla karşımdaydı işte! Eğlenceli müziklerine tempo tutturdular ama bence film sektöründe devam etmeli :)
Bugün (Cuma), Kangroove var Babylon'da. Yarın ise yılbaşı... Kesin plan oturmuş değil... Bakalım.

15 Aralık 2005

Sanalkulup.com Açıldı

Her ne kadar BETA projesi olsa da açıldı :) Hataları tamamlıyoruz yavaş yavaş... Bakalım.

13 Aralık 2005

Amerikan Matrix'i

Böyle eskilerden kalan yazılarımı blog'uma ekleyeyim de arşiv biriksin. Efendim bu "Alternatif Süreç Gazetesi 54.SAYI / 2.sayfa / 2/9/2004 / ERDEM GENÇ / Makale" formatıyla yayınlanmış bir yazımdır:

Son günlerde ikinci filmin gösterime girmesiyle Matrix filmi yine kendinden söz ettirmeye başladı. Önceki film, yönelttiği sorularla zihnimizi kurcalarken, kafasında bu sorularla sinemaya gidenler tatmin olmamış bir şekilde evlerine döndüler; çünkü yeni film daha çok görsele dayandırılmıştı.Ancak film üzerine düşünmek isteyenlere iki kitap, iki seçenek daha sunuldu. Bunlar Matrix Avcısı ve Matrix ve Felsefe kitapları.
İlk kitap bir roman ve asıl adı Neuromancer. Roman aslında gayet başarılı bir bilimkurgu. Yazarı "siberuzay" terimini bulan William Gibson, kitabın ilk basıldığı 1980lerde birçok ödül de almış. Konu Matrix gibi sanal bir dünyada geçtiğinden bu isimden popülaritesini kullanarak ticari çıkar elde etmek istediğini düşündüğüm yayınevi, kitabı bize "Matrix Avcısı" ismiyle sunuyor.
Bunun yanında diğer kitap, Matrix ve Felsefe ise oldukça öğretici. İsminden beklendiği gibi sadece "bestseller" olması için yazılan bir kitap değil; en azından salt ticari kaygı gütmüyor.
Kitabı Amerika'daki çeşitli üniversitelerden felsefe dalında eğitim veren onlarca öğretim görevlisi, yine bir felsefe profesörü olan William Irwin'in editörlüğünde hazırlamış. Önsöz'ünde belirtildiği gibi kitabın amacı "okuyucuları pop kültürden alıp felsefeye getirmek". Felsefeye, yani düşünmeye, düşünceye; sormaya, sorgulamaya; aramaya araştırmaya bir çağrı.
İlk Matrix filmini izledikten sonra şok olmuştum. Yıllardır kurguladığım paranoyam, sanki benimle alay edercesine aklımdan alınmış, beyaz perdeye yansıtılmıştı. Tabi ki tam anlamıyla filmde olduğu gibi düşünmüyordum, ama aklımdaki ve belki de bir çok insanın aklında bir "kıymık gibi" olan kurgusal temel aynıydı.
Günlerce bazı şeyleri düşündüm, bazı şeyleri sorguladım, bir çıkış yolu aradım; bulamadım. Günler günleri izlerken ben de filmi defalarca izledim. Sonunda arşivimde ve belleğimde en çok etkilendiğim film olarak yerini aldı.
Matrix ve Felsefe kitabını okumamla birlikte film hakkında tekrar kafa yormaya başladım. Kitabın rehberliğinde "varoluşçuluk, Marksizm, feminizm, Budizm, nihilizm, postmodernizm"1... gibi kavramları da sorguluyordum.
Bir ara aklıma ülkemiz ve dünyada yaşananlar geldi: Amerika, Irak'a bombalar yağdırıyor, TV spikeri gökyüzündeki patlamaları havai fişeklere benzetiyor, Amerikan halkı mutlak zafer kazandığını "naklen" izliyordu. Ama Amerikan halkı onlarca Amerikan askerinin öldürüldüğünü, esir alındığını bilmiyor, her gün düzenlenen suikastlerde kayıp canlarını "ağır yaralı" olarak öğreniyordu. Medya Arap halklarını düşman, savaşı haklı gösteriyor; halk saldırıyı haklı buluyor, savaş çığlıkları atan Bush'u destekliyor. Ama öksüz kalan, sakat kalan, ölen çocukların çığlıklarını duymuyorlardı.
Çünkü Amerikan Matrix'i (Rüyası?) sistem onların Irak'taki gözlerini, televizyonlarını yönlendiriyor, köreltiyor, sadece göstermek istediklerini gösteriyor. Propagandalar, haberler bunun üzerine kuruluyor.
Amerikalılar fast food (hızlı yiyecek) tüketiyor. Sağlıksız besleniyor, buna özendiriliyor. Hayat hakkında fazla düşünmeyen ve zamanından erken (ya da fazla "düşün"meyip geç) ölen, sisteme hizmet eden robotlar, programlar, köleler olmaya çağrılıyorlar. Duyularının hazları karşılandığında zihinsel hazların önemli olmadığı benimsetiliyor. Oysa "zihin olmadan beden yaşayamaz" .
Ama Bush'a kendi halkı yetmiyor. "Özgürlükler Ülkesi" diye yutturulan "Zihin Hapishanesi"nin genişlemesini istiyor. Bush kendinin bile kukla olduğundan habersiz, rolünü oynuyor. Afganistan'a saldırıyor, Irak'a saldırıyor, IMF maşasıyla Türkiye, Arjantin gibi birçok piyonu kendi tarafına çekiyor. "Küreselleşme" masallarıyla "Köleselleştirme" gerçekleştiriyor. Hepimiz McDonald's'dan hamburger yemeli, Levi's pantolonlar giymeli, varımızı yoğumuzu, Amerikan Matrix'inin, sistemin güçlenmesine vermeliyiz. Yaşama amacımız bundan başka bir şey olmamalı.
Bir çoğumuz Amerika hayalleri kurmaktayız zaman zaman da olsa. Ama en azından bu "Amerikan Perdesi"nin biraz dışından bakabiliyor olaylara ve Amerikan halkından daha aydınlığız gibi geliyor bana. Cypher gibi "Cehalet erdemdir" deyip sisteme "yüklenmeyi" mi isteyeceğiz, yoksa "mavi hapı" mı seçeceğiz?
Sistem, "gözlerimizin önüne bağlanan ve bizim aslında köle olduğumuza, hakikate kör eden" bir dünyadır. Sanatta, özellikle sinemada çoğu zaman göndermeler yapılır. Aslında bir sanat eserinin her insanda uyandaracağı duygular, düşünceler farklıdır. Matrix filmini de bir de bu düşüncelerle izleyin ve ardından Neo'nun yaptığının yapın:
-UYANIN!

queen üzerine...

güzel bir partiydi aslında. Queen Türkiye yeni fanlar kazandı, onlar parçayı yeniden dinledik, andık Freddie abimizi (abi?). Bora Çetin Bey dışında sanırım bir iki kişi vardı fan kulüpten (benim yeni üye yaptıklarım hariç). çok da kalabalık değildi ama eğlendik... budur!

8 Aralık 2005

Sabah Gazetesi'nde fotom

Dün (bana göre hala bugün... Daha yatmadım 11:01) Sabah gazetesinde, iki gün önce çekildiğimiz Reklamgiy röportajı yayınlandı. Ben de toplu fotoğrafta vardım. Elektrikçi bile görmüş; ilginç...
Çok uykum var. Yazayım ben bunu daha sonra.

7 Aralık 2005

Queen Saygı Gecesi


QUEEN TRIBUTE NIGHT "GÖSTERI DEVAM EDİYOR .....!"
"Tüm zamanlarin belkide en marjinal ROCK STAR'ı "Freddie Mercury" ölüm yıldönümünden sonra çıkan A Night At The Opera DVD'sinin tanıtımında düzenlenecek QUEEN GECESI ile anılacak.
Sanatçı gece boyunca Dj'lerin, videolar eşliğinde Queen'in ve Freddie Mercury'nin tüm hit parçaları, grup elemanlarının solo çalışmaları, başka sanatçılarla yapmış oldukları çalışmalar, düetler, grubun başka sanatçılar tarafından yorumlanmış parçaları, remiksler, b-side'lar ve Queen albümlerinde yer almayan çok özel şarkılardan oluşan özel bir arşivle anılacak.
Başta Queen fanları olmak üzere geceye katılacak konuklar dvd video dokümanterden gelmiş geçmiş en büyük Rock Vokallerinden biri olan Mercury'nin parlak yaşamı ve kariyerinin en güzel anılarına şahit olacaklar."
İçecek: Yerli-yabancı, alkollü-alkolsüz, sıcak-soğuk geniş bir seçenek bulunmaktadır. Fıçı bira 3 YTL, 33 cl şişe Heineken ve yerli içkiler 5 YTL'ye satılmaktadır.
Havalandırma: Oldukça ferah olan mekanda güçlü bir havalandırma sistemi bulunmaktadır. Bu da sigara dumanı, nem vb oluşumunu tamamen önleyecek güçtedir.
Katılım: Katılım hedefimiz 200 kişidir.
On The Run (İstiklal Cad. Vakko karşı sokağı Dorock üstü)10 Aralık Cumartesi 21:00 - 04:00Giriş: Öğrenci 10 YTL(Heineken veya yerli içki dahil) Tam 15 YTL (Heineken veya yerli içki dahil)

1 Aralık 2005

University Rocks! Party

Abon Live (İstiklal Cad. Vakko karşı sokağı Dorock üstü)03 Aralık Cumartesi 21:00 - 04:00
Canlı grup: French Kiss
DJs: Blitz & Lestad
Giriş: 00:00'a kadar Üniversite öğrencilerine 5 YTL (bir şişe Heineken veya yerli içki dahil)Tam ve 00:00'dan sonra 10 YTL (bir şişe Heineken veya yerli içki dahil)

İstanbul'daki tüm üniversiteliler toplanıyor... Alternatiften britrocka, 80'lerden grunge'a 2 farklı DJ sabaha kadar sürecek bir partide sizlerle olacak. Çok özel cover repertuarıyla French Kiss en güzel Muse, PlaceboRadiohead, Andreas Johnson, Eagle Eye Cherry, Hoobastank, Evanescence, Guano Apes, No Doubt, Skunk Anansie, Moby, Hot Hot Heat, Franz Ferdinand, Gorillaz, Good Charlotte, Maroon5, Jet, Talking Heads ve birçok grup coverlarıyla en iyi performanslarından birini sergileyecek.